Pazarda Alışveriş Değil, Hayatta Kalma Savaşı Var
Cüzdanlar boş, tezgâhlar dolu… Bahar geldi ama sofralara uğrayamıyor.
Elazığ’da her hafta kurulan pazartesi pazarı, bu hafta da renkli görüntülerle açıldı. Ancak tezgâhlardaki meyve-sebze bolluğu, vatandaşın filelerine yansımadı. Rengârenk reyonların önünde duran kalabalık, alışveriş değil fiyatları konuştu.
Çünkü artık pazarda alışveriş listesi değil, cebin durumu belirliyor.
HABER:DİLAN TUĞBA MACİT
“Geçen yıl aldığım fileyi bu yıl yarı yarıya bile dolduramıyorum” diyen vatandaşlar, mutfak masraflarının artık altından kalkılamaz hâle geldiğini söylüyor. Özellikle sabit gelirli, emekli ve asgari ücretle geçinmeye çalışan vatandaşlar için pazar, adeta bir ekonomi laboratuvarı gibi. Raflardaki rakamlar alım gücünün nasıl eridiğini açıkça ortaya koyuyor.
Meyve Tezgâhları Cep Yakıyor: 200 TL’lik Erik Sofralara Uzak
Pazarın en çok konuşulan ürünü bu hafta da erik oldu. 200 TL’lik fiyat etiketiyle tezgâhın başrol oyuncusu olan erik, sadece “bakmalık” ürün hâline geldi. Birçok vatandaş, çocuklarının canı çektiği hâlde alamadığını dile getirirken, “Meyve artık lüks oldu” ifadeleri dikkat çekiyor.
Sebze fiyatlarında da tablo iç açıcı değil:
-
Domates: 20 TL
-
Salatalık: 30-40 TL
-
Patlıcan: 35 TL
-
Biber: 40-50 TL
-
Fasulye: 50 TL
-
Yeşillikler: 10-30 TL
-
Kuru soğan (torba): 100 TL
-
Patates (çuval): 180 TL
Bu fiyatlar karşısında vatandaştan en çok duyulan cümle: “Eskiden kilo ile alırdık, şimdi taneyle almaya başladık.”
Pazarcı da Dertli: “Maliyetler belimizi büküyor”
Pazarcı esnafı da pazarda yaşanan krizin bir başka yüzünü anlatıyor. Artan mazot fiyatları, hâl masrafları, işçilik giderleri ve nakliye bedelleri derken, ürünleri uygun fiyata satmanın neredeyse imkânsız hâle geldiğini belirtiyorlar.
Bir pazarcı şu sözlerle özetliyor durumu:
“Vatandaş fiyatlara isyan ediyor ama biz de aynı pahalılığın içindeyiz. Bu tezgâhı buraya açmak için harcadığımız para, kazandığımızdan fazla oluyor bazen.”
Bazı esnaflar satışların durma noktasına geldiğini söylerken, ürünlerin akşam saatlerinde bile ellerinde kaldığını ifade ediyor:
“Eskiden gün ortasında ürün yetiştiremezdik, şimdi akşam olunca yarısı elimizde kalıyor.”
Vatandaş Ne Diyor?
Ayşe Hanım (Ev Hanımı):
“Geçen yıl buradan aldığım patatesin çuvalı 80 liraydı, şimdi 180 lira. Sadece patates ve soğan alsak bile 300 lirayı buluyor. Ne alacağız, ne yiyeceğiz biz?”
Ali Bey (Emekli):
“Her hafta aynı pazara geliyorum, ama artık file yerine sadece küçük bir poşet taşıyorum. Emekli maaşı ile geçinmek değil, yaşamak bile zor.”
Mehmet Bey (Asgari Ücretli):
“Çocuklara meyve götüremiyorum. Erik 200 lira olmuş. Bizim için pazarda dolaşmak, alışveriş değil vicdan muhasebesi.”
Esnaf Ne Diyor
Ahmet Usta (Pazarcı):
“Biz de kazanmıyoruz ki! Mazot olmuş 45 lira, hâl fiyatı uçmuş, işçiye günlük 500 veriyoruz. Fiyatlar bizden değil, sistemden kaynaklı.”
Zeynep Hanım (Sebze Tezgâhı Sahibi):
“Eskiden pazartesi sabahı satış yapar, öğlene kalmaz ürün biterdi. Şimdi akşama kadar mal elimizde kalıyor. Ne vatandaşa yaranabiliyoruz ne kendimiz kazanabiliyoruz.”
Ekonomik Krizin Gölgesinde Bir Bahar
Bahar gelmiş olabilir ama ne sofralara renk ne de vatandaşın yüzüne tebessüm getirebiliyor. Tezgâhlar renkli ama fileler boş. Pazar yerlerinde dolaşan kalabalık, artık alışveriş değil, geçim derdinde.
Görünen o ki; bu bahar çiçek değil, en çok hayat pahalılığı konuşulacak.